bilmem ki ne




yorgun tabanlarımızın günlere bıraktığı geçkin ruhlar
hayatsal devinimlerini sağlayamazken
göremediğimiz hayatlarin şovalyesi olmaya kalktığımız sabahlarda
puslu aynalarımızla ışık tuttuğumuz
her yeni gün
bizi degil yüzleşemediğimiz yan sima mızı getirirken
düşsel korkularımız da ruhumuz bizden uzakta
tamda evrenin g noktasinda
alabildiğine karmaşık yaşantılar sunarken
aslında her şeyin ne kadar da basit olduğunu algılamaya çalıstığımız
bu algısız kurmacanın bilimsel teorisyenleri olmaya çalıstığımız bar masalarında
gülünecek halimizin soytarıları olduğumuzu anlamamışız


yazik ki geçen günlerin bize katamadığı dünlere

ve yarinlar
artik bizim kurgulayamayacağımız kadar uzağa giderken
dokunuşumuzun tan rısal olmayan yanlarını hissetmeye çalışan
bizsiz karanlıkların oluşturduğu flu korkularımızın
aynasiz yansımaLARI
TAVANDA SEYRETTİĞİMİZ BOŞLUKSAL İMGELEMLERİN TOPLAMIN DAN İBARETTİR

GÜN Kİ yaşayamayacağımız kadar dolgunluğu
hayatsız bakışlarda
donmuş umutlarla sunar bize ve biz
bakıp
dokunup
hissetemediğimiz hayatin bir parçası olmaya çalışırken
aslında son sürat duvara çarptığımızı sonra anlarız
samimiyetimizin kaçış noktalarında ki yaşam
öyle büyük bi doğurganlıkla gelirki bize
anlamlandıramadığımız hayatın esrik gülüşlerini yaşadığımızı zannederken
ken dimizi n aynadaki suretini yaşadığımızı d açok so ra başkalarından duyarız

adına efsane deriz

mit deriz

kurgu deriz

kimsesiz kimliklerle yaşarken iyelik eklerimizi kaybettiğimiz bu kurgusaldüşte bensizlik yansızlığı oluşturmaya başlamıştır



   bedenim den tini mi arıyan çıksın 
      hallacı mansur olmasın
.
.

Hiç yorum yok: