pandora




kaybolduğum bir gecenin yorgun adimlarinda seyreylerken
umudum
şemsiyesiz kadınlar bulvarına çıkmaktı
tüm çıplaklıgım ve
yağmayan yağmurun bedenimde bırakmadığı ıslaklıgımla beraber

   kuşatmak istedigimiz şehirleri arkamızda bırakırken
işgal ettiğimiz hayatlar
kuyruğumuzda dolanir olduğu zamanın gıriliğini yitirdiği belirgin tonlarinda
gerçekliğimiz
 gözümüzün önündekiyle sınırlıyken
martilar
göremediğimiz bir esintinin yoğunluğunda uçarken
bizde
kendi tonsuzluğumuzun yürüyüşünde
sadece ayakkabılarımızın rengini bildiğimiz bir halde iken
hayat
sadece ayakkabılarımızın rengiyle sorgular bizi
ve
tabanlarımızın ne kadar yorulduğuyla

aslında geçilen günler
bırakılan hayatların kenarında
uzaktaki odada bildiğimiz belirginsizlikler
bakmasak ya da
görmesekte
içtiğimiz sigaranın dumanı
küskünlüğümüz belkide
şarabın bize verdiği duygu etki etkileşim

hissiz hayatlar bizsiz yarinlar sunar
sanki sensizmişsin gibi uyandığın her gecede
baktığın göğün tonsuzluğunda yaşamaya çalıstığın
ansız renksizlikler gibi
ki düşlerdir olgunun sınırlarını zorlayan
karmaşık kuramlarin sana yüklediği dekodersiz anlik hislerin gibi
dillendiremediğin
ama sigarani yakarken ki o anda hissettiğin gibi

   hayatsal yorgunluğun evrimsel sürecinde
düşsel kurgular yaşadın
düşsel yolculuklar


   hiç varamadın ama
.
.

Hiç yorum yok: